Ramazan Aydın
Eğitimsizliğin, cahilliğin, kültürsüzlüğün veya bunların tam tersi eğitimli olmanın, bilimsel olmanın, kültürlü olmanın siyaset ile bir ilişkisi var mı?
Ülkeyi yönetenler gerçekten bilinçli ve eğitimli bir toplum isterler mi?
Toplumun gerçek gücünün ölçüsü, toplumun kalkınmışlığı ve eğitimli toplum olması değil midir?
Şimdilik bu soruları açıkta bırakalım. Sonra cevaplar kendiliğinden şekillenecektir.
Cahil toplumlar veya bireyler, gelişmeler karşısında sorgulayıcı olmazlar. Sadece söylenene inanırlar. Kendi duvarları vardır, sosyalleşmezler. Nedensizce sadece inanırlar. Okumazlar, öğrenmeye gerek duymazlar. Toplumu inancına göre, ırkına göre, cinsine göre ayırırlar.
Medeni ve eğitimli toplumlar ise olaylar ve gelişmeler karşısında sorgulayıcıdırlar, fikir beyan etmek isterler, eğitimlidirler. Başarının eğitim ile geleceğin farkındadırlar. Sosyaldirler. Sanata, bilime ve edebiyata karşı duyarlıdırlar. Hayvan ve doğa haklarına saygılıdırlar. Kadın erkek birlikte yürümek isterler. Medeni insan, kadın öğrenirse ve aydınlanırsa çocuklarına da onu öğreteceğini bilir.
Şimdi baştaki soruya dönelim;
Bu durumda ülke yöneticileri halktan yana bir tavır sergilemiyorsa kolayı seçer. Her dediğini alkışlayan, sorgulamayan, sormayan, neden, nasıl ve ne için demeyen bir toplum isterler. Çabuk kandırılan ve çabuk yönlendirilen.
Çünkü bu sayede iktidarı uzayacaktır.
Fakat ya ülkenin geleceği ne olacak?..