BARIŞ ENGİN
Birgün gazetesi yazarı ve Artı TV programcısı Erk Acarer, geçtiğimiz akşam Berlin’de yaşadığı evinde bıçaklı ve yumruklu saldırıya uğradı. Saldırganların kendisine “Milletin ailesiyle, değerleriyle ilgili yazmayı bırak. Yoksa daha kötüsünü yaparız” dediğini ifade eden Acarer “Failler belli, yazdıklarımdan rahatsız olanlar” dedi. Gazeteci Erk Acarer, 24 Nisan’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından hedef gösterilmişti.
Gazeteci Can Dündar, yargılandığı duruşma sonrası, Çağlayan Adliyesinin önünde silahlı saldırıya uğramış, NTV muhabiri Yağız Şenkal bacağından yaralanmıştı.
Can Dündar’a saldırı davasında dün karar açıklandı. Kararda saldırgana 3 yıl 15 gün ve 500 lira ceza verildi. Mahkeme ayrıca ‘iyi hal’ indirimi uygulayarak cezayı 2 yıl 3 ay 15 güne indirip, hükmün açıklamasını da geriye bıraktı.
Karar sonrası açıklama yapan Dündar “Saldırgan mahkemede eylemi planlayarak yaptığını söyledi. Pişmanlık göstermedi. Bu yolla saldırganlar ödüllendirilirken gazeteciler yıldırılmaya çalışılıyor. Hükümet aleyhine tweet atmanın, muhalif gazeteciye kurşun atmaktan daha tehlikeli olduğu bir yer haline geldi Türkiye” dedi.
Türkiye gazeteciler için sürekli tehdidin olduğu bir ülkeydi. Birçok gazeteci ve aydın saldırıya uğradı ve faili meçhul cinayetlerle öldürüldü. Gerçeği aramanın, soru sormanın suç sayıldığı ve mahkemeleri ile cezaevlerinin sadece gazeteciler için çalıştığı bir ülke olduk, hep.
Son dönemde de gazetecilere saldırılar arttı. Bir çok gazeteci sokak ortasında dövüldü. Sonrasında açılan soruşturmalar etkisiz bırakıldı. Herhangi bir ilerleme olmadı. Bir çok saldırgan da serbest bırakıldı. Tüm bu serbest bırakmalar ve ilerlemeyen soruşturmalar yeni saldırılara açık davetiye oluşturdu.
Ülkede kendini güvende hissetmeyen bir çok gazeteci ve aydın isim ülkeyi terk edip, başka ülkelerde sürgün hayatı yaşamayı tercih etti. Fakat şiddet atmosferi kimsenin yakasını bırakmadı. Gazeteci Erk Acarer’in yaşadığı saldırı bunu net bir şekilde gözler önüne serdi.
Gazeteci Can Dündar’a silahla saldırıp öldürmeye kasteden saldırganın ödül gibi bir ceza alması da Türkiye’de yaşayan herkese “GÜVENDE MİYİZ?” sorusunu sorduruyor.
Sahi; çocuk istismarcılarının bile cezalandırılması için mağdurun ‘somut delil’ toplamak zorunda bırakıldığı, öldürülene kadar hayatta kalması için hiçbir şey yapılmayan kadınların olduğu, hakkını aramak ve insanca yaşamak istiyoruz diyen insanların polis şiddetine maruz bırakıldığı ve gazetecilerin canına kastedenlerin sokaklarımızda rahat rahat dolaştıkları bir yerde,
GÜVENDE MİYİZ?