RAMAZAN AYDIN
Geçtiğimiz hafta köy enstitülerinin kuruluşunun 81. yıl dönümüydü. Köy enstitüleri, ülkemizin geliştirdiği en önemli kalkınma projesiydi.
81 yıl sonra bile ülkemizin geleceğini etkileyen köy kent ve köy enstitüleri projesi tarihimizde moda deyişle yerli ve milli diyebileceğimiz planlaması, uygulanış modeli tamamen bize ait olan bu iki önemli projenin iptali ülkemizin kaderi üzerinde oldukça etkili oldu.
Bugün kendine yerli ve milli diyenler, bu projeleri kaldırarak ülkenin önüne set çektiler.
Ülkenin eğitiminde, ekonomisinde, kentleşmesinde, ülkenin önünü açan bu iki projeye (köy enstitüleri ve köy kent projesi) ABD’nin talebi ve dayatmasıyla karşı çıkmak… İşte sizin yerli ve milliğiniz!
Köy enstitüsü ve köy kentler, ülkemiz tarihi açısından köylünün kurtuluşu ve kalkınmışlığı, yerinde kentleşmesi için geliştirilmiş ve geliştirilmek istenen iki önemli projeydi.
Köy Enstitüleri, İsmet İnönü iktidarı döneminde 17 Nisan 1940 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in (Can Yücel’in babası) öncülüğünde kuruldu.
Projenin amacı; Cumhuriyet değerlerine uygun, aydınlık eğitim vermek ve bu eğitimleri verecek öğretmen yetiştirmek, o yıllarda ülke nüfusunun yüzde 80’nini oluşturan köylünün eğitimini sağlamak ve toprak reformunu yapmaktır.
Ne yazık ki dönemin büyük köy ağaları, köylünün uyanmasını istemediler. Böylece ülkenin çağdaş kalkınmasının önüne geçtiler. Köy enstitüleri her açıdan donanımlı öğretmenler yetiştirmek amacıyla, hatta eğitim vermenin yanında köylüye çağdaş yaşamı, ilmi tarım dahil her konuda eğitim ve destek vermekteydi.
27 Ocak 1954 tarihinde Demokrat Parti döneminde ABD’nin talebi ve dayatmasıyla kapatıldı.
Köy Enstitüleri, kısacık ömrüne rağmen birçok donanımlı öğretmenin yanında, onlarca aydının, yazarın ve şairin yetişmesine vesile oldu. Endüstrinin üretkenliğiyse toplumda yeni uyanışlara aracılık etti.
Köylülerle ilgili bir diğer önemli proje Bülent Ecevit’in köy kent projesidir. Ne yazık ki aynı güçler tarafından doğmadan katledildi. Köy kentler; köylüyü köyünde kentleşme sürecine sokmaya çalışan, büyük bir ekonomik ve sosyal projeydi. Aslında bu proje sayesinde düzensiz göçler duracak kentlerin bugünkü çarpıklığı engellenecek, dengeli bir nüfus dağılımı olacaktı.
Köy enstitüleri kapatılmasa ve köy kentler önlenmeseydi, çağdaşlık süreci, toprak reformunu da içine alarak devam edebilirdi.
Toplumumuz ve ülkemiz çok şey kaybetti. Bugünkü dini referanslarla her konuda toplumu yönlendirmenin ve toplumu uyutmanın köklerini oralarda aramak gerekir. Her anlamda gerçekten milli olan bu iki devasa projenin değerini anlamamak ülkemizin en ağır kaybı olduğu on yıllar sonra çok daha net bir şekilde hissediliyor.